Site Haritası

2007 Yılı Okudukları (24)


 GÜZEL ATLAR ÜLKESİ
Akgün Akova

Kısa bir dönem deneme yapıtları ile okuyucu karşısına çıkan ve genellikle şiir kitapları olan Akgün Akova, düz yazıda neden ısrarcı olmamış bilemiyorum. Şiire olan tutkusu onu bu daldan uzak tutmuş olabilir. Yazarın bugün itibari ile piyasada olan 3 deneme kitabından tek okumadığım bu eseriydi. Bu kadar neden geç kaldığıma kızdım kitabı bitirdiğimde. Akova'nın cümle yapısı, kelimelerle olan münasebeti enfes. O deneme tarzında yazanın üslubunu sonuna kadar hissettirmesi benim bu türü değerlendirirken olmazsa olmaz koşulum. Kitaptaki ilk bölüm olan Kaplumbağalı Yazılar beni hayal krıklığına uğratır gibi oldu. Ancak Saçlı Yazılar, Kanatlı Yazılar, Bıçaklı Yazılar, Oyuncaklı Yazılar, Eskihisar Üçlemesi bölümleri beni fazlasıyla memnun etti. Akgün Akova sayesinde; kuşlara yüksek binalarda yaşam evleri oluşturmanın mücadelsini veren çetelerden, hamama giden Pelikandan haberdar olacaksınız. Yolun Sonu bölümüne geldiğinizde yukarıda belirttiğim "Düz Yazıda Israr Etmeme" konusunda bana hak vereceksiniz. Eğer Sunay Akın'ı severek okuyorsanız, Akgün Akova'nın bu eserini daha fazla severek okuyacağınıza adım gibi eminim.

 BİZ OSMANLI'YA NEDEN İSYAN ETTİK
Kral Abdullah

1916 yılında Osmanlı’ya isyan ederek ayrılık hareketlerinin başını çeken Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in oğlu olan Kral Abdullah’ın (1882–1951) hatıralarını ve düşüncelerini yazdığı bu kitabın başlığına aldanmamak gerek. “Biz Osmanlı’ya Neden İsyan Ettik” derken, bu isyanın yanlışlığını anlayarak bir nevi pişmanlıkların kaleme alınması değil bu eser. Kral Abdullah, Arapların Osmanlı’dan ayrılma sebeplerini, İttihat ve Terakki Cemiyeti mensupları ile olan fikir ayrılıklarına, hilafet makamının Osmanlı’da önemini yitirmesiyle Arap halkları arasında ortaya çıkan hoşnutsuzluğa bağlamış. Eserde Türk askerlerine bazı bölümlerde acımasız, genel olarak da Türkler hakkında “Kendini Beğenmiş”  ifadelerini kullandığı bölümler mevcut. Kral Abdullah’ın Ürdün Krallığına giden yaşamının özetini okurken, kitap boyunca İngiltere’ye ve İngiliz yöneticilere yalakalık dolu satırlarını okurken mideniz bulanabilir. Kitabın sonunda bile İngiltere’ye, Krala ve Churchill’e saygılarını sunarak eserini tamamlayan Abdullah bugün yaşasaydı, Arap ülkelerinin içler acısı halini görüp belki eserini yakabilirdi. Arap Birliği hakkında zamanında ifade ettiklerini okurken, tüm Arap alemini babası Şerif Hüseyin önderliğinde birleşmeye çağırması asıl maksadını açığa çıkaran ipuçları veriyor aslında. Kendisine yazılan; Yüce Emir, Kral Hazretleri ifadeleri ile başlayan her mektubu marifetmiş gibi kitabına alması nasıl bir zihni yapıda olduğunu da gösterir nitelikte. Kitap, Arapların Osmanlı’ya neden isyan ettiğinin cevabını arayanları tatmin etmeyecektir. Bu açıdan okumanızı tavsiye etmiyorum. Ancak bir insan nasıl İngiltere’ye kayıtsız şartsız tapar sorusuna cevap arıyorsanız, Kral Abdullah’ın satırları tam size göre. 1951 yılında bir Filistinlinin suikastı sonucu yaşamını yitirmesi hayatı boyunca kimlere hizmet ettiğinin ibret dolu bir göstergesi aslında…

 SON İMPARATORLUK OSMANLI
İlber Ortaylı

Sayın Ortaylı’nın tarih bilgisinin derinliği o kadar büyük ki, yayınevleri onun çeşitli konferanslarda söylediklerini yayınlama yarışındalar. Bu noktada muradına şuan eren timaş yayınlarından çıkan “Osmanlıyı Yeniden Keşfetmek” serisinin 2. kitabı ile karşı karşıyayız. Osmanlı gerçekten yeniden keşfedilecekse, bu noktada Sayın Ortaylı’ya kulak vermek çok önemli. Osmanlı dönemi için günümüzde en fazla polemik konusu yapılan; Harem, İstanbul’un fethi, Tanzimat dönemi yöneticileri, 2.Abdülhamit vs gibi konular Ortaylı’nın tarafsız imbiğinden geçip bizlere ulaşıyor. Doğru tarih bilinci için dönemin tüm ülkelerini temel alarak mukayeseli tarih anlayışına her dem vurgu yapan Ortaylı’yı birileri inadına anlamayabilir. Ortaylı ile tanışmamış gerçek tarih severleri, bu ayrılığa son vermeleri için uyarıyorum.


 AİLE İLMİHALİ
Ahmet Şahin

Her evde  bir Aile İlmihali kitabı  mutlaka bulunmalı. Ahmet Şahin genişletilmiş basımını sunduğu eserinde evlilik öncesi ve sonrası akla takılabilecek her soruya cevap veren bir eser hazırlamış. Ancak eseri; hanımlar  erkeklerin yapması gerekenlerin altını çizerek, beyler hanımların yapması gerekenlerin altını çizerek okumalı. Bazı bölümler gereksiz yere uzatılmış olsada faydalı bir eser diyebiliriz. Ben bu tarz eserler kaleme alanların aile hayatlarını oldum olası merak etmişimdir. Mesela sayın Ahmet Şahin'in eşiyle sohbet etmek isterdim açıkçası.



 ŞÖYLE GARİP BENCİLEYİN
Senai Demirci

Senai Demirci, 1992 yılında kitabı için önsözünde “Gözüme amatörce gelse de” ifadesini kullanmış. 1992 yılında yazarına amatörce gelen denemeler, 2007 yılında buluştuğu okuyucuya daha da amatörce geldi diyebilirim. Tabiata dair yazılarını derlediği kitabında Demirci; “Basit gibi görünen şeylerin arkasındaki mucizeleri, sanatı velhasıl kelam Yaradan’ı görün” ana fikrinde buluşturmaya çalışmış okuyucuyu. Ama bunu yaparken deneme tarzının olmazsa olmazı olarak gördüğüm yazara has özel bir üslubu pek oluşturamamış. 4 bölümden oluşan kitabın 2. bölümündeki “Çeşitleme” başlığındaki yazılar kitabı belki de küme düşmekten kurtarıyor.


 ŞEYTANIN MÜRİDİ
Glenn Meade

Constantine Gamal… Yazarın seçtiği isim, kitap boyunca işlenen cinayetlerle birebir örtüşecek düzeyde güçlü bir isim. Karakterler ne kadar güçlü olsa da, seri cinayetleri çözmeye çalışan Kate Moran’ın ağzından konunun anlatılması bana kalırsa Glenn Meade’nin yanlış tercihi olmuş. 519 sayfalık kitabın 350. sayfasına kadar durağan bir seyir izleyen kovalamaca son 150 sayfada okuyucuyu daha fazla kendine mıhlıyor. Çevirmenini çok başarılı bulmadığımı söyleyebilirim. Yazarın daha önce Kar Kurdu eserini okuyan biri olarak Şeytanın Müridini bu kitapla kıyaslayacak olursam pek de başarılı bulduğumu söyleyemem. Ama eser yinede sıkıcı değil. Glenn Meade hayranlarını tatmin edebilir. Ayrıca yazarın İstanbul’un turistik mekânları hakkında doğru bilgiler vermesini de takdir ettim.


 SONSUZ NUR 3
M.Fethullah Gülen

Sünnetin sözde ilim adına sorgulandığı, Kuran-ı Kerim’in dışında dinimizde söz sahipliğine “Uydurulmuş Hadis” genellemesi ile dil uzatıldığı ve konu hakkında kitaplar yazıldığı günümüzde, Efendimizin (SAV) bizlere bıraktığı mübarek hadislere sıkı sıkıya sarılmamızı hatırlatan Sonsuz Nur serisinin 3. halkası. Fethullah Gülen, günümüze kadar uzanan hadis naklindeki titiz çalışmaları gözler önüne seriyor. Peygamber Efendimizin (SAV) yanında yıllarca kalmış mübarek zatların kayda aldığı, bir hadisin doğruluğunu teyit etmek için o günün şartlarında başka şehirlere ülkelere gitmekten çekinmeyen insanların konu ile ilgili hassasiyetlerini okuyorsunuz eserde. Daha Arapçaya bile hakim olmayan insanlar, İslamiyet’in onun pak ve nurlu hayatında tamamlandığı Hz Peygamber’i unutturmak adına sinsice tertipledikleri bir düzen olan “Kuran-ı Kerim Yeter” sloganına kanmayan tüm Müslümanların okuması gereken bir kitap.


 HÜZÜN HASTALIĞI
Kemal Sayar

Mesleki birikimi ile kaleme aldığı denemelerinden derlenmiş Hüzün Hastalığı, Kemal Sayar’ın yumuşak üslubunun bir yansıması. 5 bölümden oluşan kitaba ismini veren bölüm, psikiyatri ilminin fazlaca kullanıldığı, diğer bölümlere nazaran sıkıcı bir bölüm. İnsan davranışlarını sorgulayan yer yer medya eleştirisi yapan daha serbest yazılarının oluşturduğu diğer bölümler kitabı okumanız için yeterli birikim ve kaliteye sahip.




 YA SEV YA SEVR
Hulki Cevizoğlu

Hulki Cevizoğlu, terörün Türk siyasetinde boy gösterdiği, Leyla Zana’ların, Hatip Dicle’lerin mecliste vekil sıfatında bulunduğu dönemlerin hatırlatmasını yapıyor eserinde. Türk milletine özetle “Uyanık Ol” mesajını veriyor. Ancak bu mesajı verirken ortadaki Kürt sorununun nedenlerini ve özellikle devletin bu sorunun çözülememesinde etken olan yanlış politikalarını sorgulamıyor. Çözüm önerileri getirmiyor. Salt Türk Milliyetçiliği, Atatürk ve emekli birkaç generalin söylemleriyle dönemin politikacılarını özellikle Erdal İnönü ve Süleyman Demirel’i iğneliyor. Soruna bakış açısı dar kapsamlı, dönemin gazete kupürleriyle çok rahat yazılabilecek araştırma ve fikir alt yapısı kısır bir kitap. Bu ülkede devlet memurları, öğretmenler, doktorlar, askerler için Doğu’da görev yapmak hala zorunlu bir prosedür ise, mecbur kalmadıkça bu bölgedeki çoğu şeyden yoksun şehirlere ve bu şehirlerde yaşayan halka hizmet için kimse oralara gitmek istemiyorsa Hulki Cevizoğlu’nun kitap ismi slogandan öteye gitmez.

 DERİN DEVLET
Ömer Lütfü Mete & Mahir Kaynak

Derin devletin tanımı Türkiye’de hakikaten zor bir mesele. Ömer Lütfü Mete’nin ifadesiyle devletin kontrolü kaybettiği anda Derin Çeteye dönüşmüş bir yapısı söz konusu ülkemizde. Aslında devletin tehlikeye düştüğü anda devreye giren yapı olarak tanımlansa da, bizim ülkemizdeki durumu Susurluk skandalından öteye gidemeyen bir muamma. Kitaptaki söyleşide Ömer Lütfü Mete’nin fikirleri daha sert bir üslupta. Ömer Lütfü Mete ile Mahir Kaynak’ın düşünceleri zaman zaman çatışıyor. Mete, dünya üzerinde Mossad’ı en başarılı derin devlet ve istihbarat birimi olarak görürken, Kaynak bu oluşumu küçümsüyor. Mete Abdullah Çatlı’ya kutsal bir devlet görevlisi gözüyle bakıp Sedat Bucak’ı devletin yanında çalışan olarak görürken, Kaynak, Çatlı’nın Asala örgütüne karşı yürüttüğü mücadelenin altında başka komplolar arıyor. İlginç ve sıkılmadan okuyacağınız bir kitap.


 MEŞK OLSUN
Ahmet Turan Alkan

Kelimelerin büyüsüne ve zenginliğine adanmış bir üslupla karşımızda yine Ahmet Turan Alkan. Sivas’tan tüm Türkiye’ye hediye ettiği yazılarını derlediği “Meşk Olsun” la mest ediyor yine okuyucuyu. Çekmecelerinde kara gün için sakladığı çeşit çeşit kalemleri olduğu sürece, elektrik kesintisi vız gelir yazarımıza. Klavye olmasa da kağıt kalem ne güne duruyor. Ancak biz okuyuculardan bir isteği var Alkan’ın. Kelime dağarcığınızı kurutmayın diyor özetle. Bir zahmet, yabancı gelen sözcüklere öcü gibi bakmadan sözlüğe bakıp öğrenmeye çalışın diyor. Türkiye’nin fırtınalı dönemlerindeki karakol anılarını, dil konusundaki hassas düşüncelerini, her kitabında bolca olan o enfes eski zaman hatırlatmalarını okuyun, okutun…


 ÖLÜM KADAR BASİT
Peter James

İlginç sayılabilecek bir konu, sinemacı bir yazarın kurgu fakiri satırlarıyla özelliği olmayan polisiye-gerilim kitabına dönüşmüş. Gerilimin dozu sıfır. Okuyucuda “acaba ne olacak” merakını uyandırmayan bir eser. Polisiye kısmının finali bir medyumun eline bırakılmış. Zayıf karakterler, kitaba reklâm alındığı hissini uyandıran gereksiz otomobil, elektronik eşya vs markaları… Dan Brown, J.C Grange, G.Meade okuyan biri olarak verdiğim paraya acıdığım, nasıl ödül aldığına hayret ettiğim tipik Amerikan gişe filmlerini andıran bir film senaryosu…



 GİDEMEYENLERİN ÜLKESİ
Gülay Göktürk

Gidemeyenlerin Ülkesini okurken, kitabın az baskı yapmasına üzüldüm. Sonra bu ülke insanlarının genelinin, Okumayanların Ülkesi olduğu hatırıma geldi. Gülay Göktürk, zamanında Aydınlık dergisinde yazan birisi olarak başörtüsüne, bu konuda hassasiyet gösterdiklerini düşünen yazarlardan çok daha fazla sahip çıkmış. Demokrasi’ye yürekten bağlı olan bir yazarın satırlarını okudum kitap boyunca. Tespitleri, anlatım tarzı mükemmel. Demokrasi anlayışınızı, laiklik anlayışınızı eseri okurken sorgulayın. Demokrat değilseniz, Gülay Göktürk’ün yazıları sizi gıcık edecektir.



 SARIKAMIŞ BEYAZ HÜZÜN
İsmail Bilgin

Türk tarihinin en büyük dramı olan Sarıkamış’a doğru hüzün dolu bir yolculuğa çıkarıyor okuyucuyu İsmail Bilgin. Hayallerle ve ümitlerle bezenmiş alt yapısı olmayan bir harekâtın, Allahuekber dağlarında donarak can vermesini gerçek belgelerle romanlaştığı bu kitabı okumalısınız. Kitabın en çok hoşuma giden tarafı ise, bu drama sebep olan komutanları yerin dibine sokma amacını gütmeden, sadece yolculuğun ve sıkıntıların hüznünü okuyucuya aktarmaya çalışması oldu. 31.Tümen ile 32. Tümen askerlerinin birbirini vurması, ağaç dallarına ayakları donmasın diye tüneyip, donarak bir bir yere düşen Mehmetçiğin dramını okuyun. Okuyun da kınalı kuzuların bu vatan için ne sefaletlerle yola düştüklerini, göz göre ölüme nasıl yürüdüklerini anlayın.


 BİZ BÖYLE GÜZELİZ
Ahmet Turan Alkan

Ahmet Turan Alkan’ın tasasız ve insanı gülümseten yazıları. Oldukça yüksek bir geyik potansiyeline sahip olduğunu okuyucuya kanıtlıyor üstat. Özellikle siyasi kongre merkezli yazılarına ziyadesiyle gülümsedim. Evet, gerçekten biz böyle güzeliz. Ahmet Turan Alkan gündelik siyasete dair donanımlı yazılar kaleme aldığı gibi sizi gülümseten yazılarda da hayli donanımlı ve detaycı olduğunu yine kanıtlıyor.




 DEĞİŞİM ÇAĞINDA YÖNETİM
Coşkun Can Aktan

Ülkemizde henüz tam anlamıyla oturmamış ve sadece firma girişlerinde ilgili bayrağı sallamanın ötesine geçememiş kalite hikayesinin kısa bir uygulama anlatımı. Kalite yönetimi ana başlığında, performans değerlendirme, insan kaynakları, etkin kaynak planlaması, sürekli gelişim gibi rekabetin kaçınılmaz ilkelerine genel bir bakış. Konuyla ilgili yönetici adayların, sıkılmadan, altını çizerek okuyabilecekleri bir kitap. Umarım çalıştıkları firmalarda uygulamalarına destek bulabilecekleri patronlar bulunur.



 JÖNTÜRKLERİN SİYASİ FİKİRLERİ
Şerif Mardin

Jöntürkler denilince, Avrupa’ya kaçmış, ecnebi memleketlerin paralarıyla hürriyet naraları atan, genel olarak Namık Kemal’in ön planda olduğu fikir adamları gelir akıllara. Aslında buna sebep Jöntürk hareketini objektif olarak değerlendiren eserlerin azlığıdır şüphesiz. Şerif Mardin kapsamlı araştırmasında Jöntürklerin klasikleşmiş hayat hikayelerini değil, bu harekete destek verenlerin fikirlerini analiz etmiş. Bunu yaparken; Meşveret, İçtihat, Şurayı Ümmet gibi dönemin gazete ve dergilerinin fikriyatını kıyaslamış. Jöntürkler içinde bile temel fikir ayrılıkları olduğunu gözler önüne sermiş. Tarih severler için Prens Sabahattin’den Namık Kemal’e, Mizancı Murat Bey’den Abdullah Cevdet’e uzanan objektif ve emek verilmiş bir eser hazırlamış.


 ÜÇ NOKTANIN SÖYLEDİĞİ
Ahmet Turan Alkan

Üç noktanın söyleyemediği birçok şeyi, Ahmet Turan Alkan'ın kaleminden okuyabilirsiniz. Türk dilini, zengin kelime dağarcığıyla harmanlayan Alkan'ın bu eserinde yabancı kelimelerin fazlalığı yer yer beni yorsa da, okunmaya değer. Hayranı olduğum yazar; dağlardan, faytonculara, kardan, halasına, trenden, Alidesideroya kadar huzurlu bir yolculuğa davet ediyor sizi. Üç noktayı yazılarında fazlaca kullanan bir okuyucu olarak kitabın ismi bile beni cezbetmeye yetti açıkçası...




 GÜNÜN ÖTESİ
Ali Çolak

Ali Çolak ile satın alarak tanıştığım ilk eseri. Deneme tarzında yazılmış rahatça okuyacağınız bir kitap. Ali Çolak sevemediği şeyleri cehenneme göndermiş yazılarında yer yer. Bir deneme yazarı benim için daha duygu yüklü ifadelere sahip olmalı. Ben bu eserde o istediğim tadı bulamadım. Bana çok yavan geldi Ali Çolak'ın dili. Basit bir anlatım hakim genel olarak. Kalbimden vurulduğum "ne güzel tespit etmiş" diyebildiğim düşünceleri yok.




 TÜRKİYE PERSPEKTİFİ
Cüneyt Ülsever

Bugüne kadar 2. baskıyı ancak yapmış olması hayli üzücü bu eserin. Genel olarak 28 Şubat sürecinde yaşananlara tanıklık eden yazıların yer aldığı bir aydın kitabı. Eser, birde daha çok liberal bakış açısıyla değerlendirilen ekonomi yazıları ile de okunması gereken bir kitap.





 YILDIZLAR
Can Dündar

Can Dündar'ın bugüne kadar okuduğum en tasasız kitabıydı. Düz kare ekranlardan her gün evimize konuk olan, milyonların özendiği, alkışladığı yıldızların, dramatik görünümlü kısa hayat söyleşileri. Yalnız Can Dündar'ı bir konuda eleştiriyorum. Devrimci kişilikleri ön planda olan sol kanat sanatçılarının geçmişleri hakkında pek fazla yorum yapmazken, taşradan gelip üne kavuşan sanatçılar hakkında söyleşi dışında fazlaca fikir beyan etmiş. Yani lafı dokundurmuş. Ayrıca kitapta yüz yüze söyleştiği sanatçılara nedense iltimas geçtiği havasına kapıldım. Bir günde bitirebileceğiniz; bol resimli, büyük yazı karakterli rahat bir kitap...


 HAYIR DİYEBİLMELİ İNSAN
Alev Alatlı

Alev Alatlı’nın dağılan S.S.C.B ve yeni Rusya’ya olan yakın ilgisinin, neden kaynaklandığını merak eder dururdum. Bu eserindeki düşüncelerinden yola çıkarsak; Alatlı, Rusya’yı doğru analiz etmenin Türkiye’yi de doğru analiz etmeye yardımcı olacağını savunuyor. Aslında kitabın ismi ile içeriğindeki makaleler örtüşmüyor. Kitap ismine bakınca, sanki dayatılan resmi görüşlere, haksızlıklara nasıl HAYIR dememiz gerektiğini okuyacakmışız hissine kapılıyorsunuz. Ancak eserde genel itibarı ile İslamiyet’e, Rusya’ya, Kafkaslara uzanan bir fikir zenginliği göze çarpıyor. Ayrıca son zamanların popüler ismi Orhan Pamuk’a ve onun şahsında belirli aydın zümresine açık ve net sorular hayli ilginç ve muhatabını zorlayacak kapasitede. Açıkçası Alev Alatlı, bu ülkenin en karizmatik aydınları arasında ilk sıralarda. Tanışmayanlar tanışmalı derim…


 CİNNET MUSTATİLİ
Necip Fazıl Kısakürek

Necip Fazıl'ın ilk mahkumiyet yıllarının anıları,düşünceleri,ızdırapları... Ancak 27 Mayıs ihtilalinden sonra girdiği cezaevinde yaşadıklarının dışında kalan mahkumiyet günleri öyle aman aman acılarla geçen mahkumiyet günleri değil. Bunu dramatize etmenin anlamı yok. Kendi ağzından, ona duyulan hürmetin hatrına diğer mahkumlara nazaran küçük iltimasların olduğunu okuyoruz. Ben Necip Fazıl'ın bu eserinde, sürekli gözyaşlarına boğulduğunu ifade ettiği satırlardan sıkıldım diyebilirim. Bu eser diğer okuduğum Necip Fazıl eserlerindeki samimi ızdırapları hissettirmedi bana. Üstadın tespitlerine sözüm yok. Tavsiye ediyorum ama, ilerleyen yıllarda kaleme aldığı eserleri beni çok daha fazla etkiledi üstadın...


 GEMİLERDE TALİM VAR
Ahmet Turan Alkan

Ahmet Turan Alkan’ın kitaplarını okumadan önce içimi bir sevinç kaplar. Sivas’ta yaşayan yazarın kaleminden çıkan her cümle beni ziyadesi ile mutlu kılar. “Gemilerde Talim Var” klasik bir Ahmet Turan Alkan kitabı. İçinde siyasete dair notlarda bulacaksınız, evde nasıl tatil yapılırın, kütüphane nasıl kurulurun ipuçlarını da… Kitaplığınızda Ahmet Turan Alkan’ın üslubuna muhakkak yer ayırın. Pişman olmayacağınıza garanti veririm.