Site Haritası

Yazımsadım (21.04.2002)


Er kişi kalemi eline aldığında, yazacaklarını düşünmemeli saatlerce. Kalbi ve beyni ile eli arasındaki mekanik bağlantıya bırakmalı her şeyi.


Bir şeyler karalamak zor değil hayata dair. Üşenmemeli insan… Yazılacaklar, hep kara kaşlı kara gözlü yar için olmamalı.

Zordur, aklınızda hep “o” varken diğer işaret sıfatlarının oluşturduğu kesim için harfler dizmek. Görmekte zorlanırsınız sokağın ortasında umarsızca oturan kazları. Yada, üzerinde, anasının seneye de giysin diye ördüğü kazağı ve ayağında kocaman çizmeleri ile plastik bir yuvarlağın peşinde koşan tefecik boylu çocuğu…

Belki bana kolay geliyor yazmak. Karşınızda karlı koca dağlar ve eteklerinde denizce uzanan Van gölü olunca ilerliyor satırlar. Ama iddiamdan vazgeçmiyorum yine. Yazmak kolay. Görmek isteyene görecek, yazmak isteyene yazacak çok…

Haftalardır düz kare ekranlarda gördüğümüz o insanlık dramı… Orta yolun bir türlü bulunamadığı, alçakça bir savaşın hükmettiği Ortadoğu… Ve aynı düz kare ekranlarda, soyunmak için sanat yapanların görüntüleri. Tezatlık piramidi. Ve sanat için soyulduğunun farkına varamayan milleti ahalimiz…

Ne yapabiliriz diye düşünsek ne olacak? Bir imza vermekle dünya düzeni mi değişecek? Anlaşılan tek bir gerçek var. Tabiri çok müstehcen olsada evet! Bir “düzen” var…

Gökhan UZUNOĞLU
21.04.2002 / Bitlis