Site Haritası

Genç İhtiyar Saçmalıklar Diyarında (09.12.1997)


96 yaşındaki kambur ve topal genç adam, sokakta yüzüyordu. Vakit gece olmasına rağmen güneşin kavurucu ışınları hissediliyordu. Terden bumbuz olan köpekler uyuyacak bir villa arıyorlardı. Genç ihtiyarın karnı acıkmıştı...

Bir kedi kulübesinden çaldığı eşek yumurtalarını yemek için kuytu bir insan kalabalığının içine daldı. Yoldan geçen zerzevatçıdan, yumurtalarını dolma yapabilmek için tencere almayı düşünüyordu umarsızca.

Avazı çıktığı kadar sessizce bağıran zerzevatçı, koşar adımlarla usulcacık kendine doğru gelen genç ihtiyarı süzdü. Kiralık tencere isteyen genç ihtiyarı kıramadı. Üzerinde fazla parası olmayan genç ihtiyar 3 milyarı sonra olmak koşuluyla, cebinden çıkardığı 5 milyar 875 milyon 693 bin liralık banknotu zerzevatçının göğsüne takıverdi. Zerzevatçı, fiş vermemek için elindeki yazar kasayı yere çarparak makine arızalı deyiverdi fütursuzca...

Olayı işiten zabıta amirleri, anlatılan bir fıkraya kıçlarıyla gülmeyi keserek, duruma kulak kesildiler. Ve yumurtası çalınan kediyi ellerinden kıskıvrak kaçırdılar. Durumlarına sinirlenen zabıtalar genç ihtiyarı kulağından çekerek merkez bankasına götürüverdiler. Merkezde genç ihtiyar papağan gibi susuyor, ağzından laf alınamıyordu. Uğraşlar sürdüğü sırada Sımtafa Keser’in içeri girdiğini kimse fark etmemişti. Sımtafa Keser “Mazda, bulunmalı her lazda” adını verdiği kasetinin promosyon çalışmaları için gönderildiğini söylese de, görevliler tarafından apar paldır, topar küldür götürülmesine engel olamadı.

Sonunda cellâtlar genç ihtiyarla yalnız kalabilmişlerdi. Cellâtlar genç ihtiyara “sana zarar vermeyeceğiz” diye bağırıyorlardı, ellerindeki baltaları göstererek.

Dışarıda ise insanlar güzel sıcak bir havanın tadını çıkarıyor, gönüllerince kardan adam yapıp, kayıyorlardı. Müzisyenler kıraathanesinde ise Cüney Tarkınla Şemsi Bond son asırlardaki işsizlik hakkında konuşuyorlar, bir yandan da Stalloneyi çekiştiriyorlardı. Şemsi Bond yeni numarası olan 006839432196’yı bir türlü ezberleyemediğini söyleyip huzur evine gitmekten söz ediyordu.

"Oooo may gat" diye bağırdı kahveci. İçeriye koşarak Hasan girmişti. Hangi Hasan olduğunu kimse soramıyordu kahveciye. Hasan bir garip oğlandı. Henüz 72’sinde. Sevdiği kızı Sümsükeyi vermediydiler ona. O kancık Sümsüke de Brad Pıtt’e kaçmıştı geçen yaz. "Ne bulduysa onda" diye günlerce düşündüydü Hasan. Neyse...

Usulcacık Cüney Tarkın’ın kulağına eğilen Hasan ona bir şeyler bağırdı. Cüney “deme!” dedi. Demek askerlik arkadaşı olan genç ihtiyar, cellatların elinde, demarke vaziyetteki oyuncuların saha içinde nasıl ekarte edileceklerini öğrenmeye zorlanıyordu. Hem de balta zoru ile. Elindeki tavla destesini masaya bıraktı. O 403’üne atlayıp yola koyuldu. Kahveden yirmi metre uzaklıkta olan merkez bankasına gelmesi çok uzun sürmüştü. Nitekim otobüs şoförü, DURACAK düğmesine geç basan Cüney’i ineceği yerde indirmeyip Urfa’ya kadar götürmüştü. Duruma sinirlenen Cüney birkaç yüz karate darbesiyle şoförü oracıkta öpüverdi.

Buraya kadar gelmişken İbo ile lahmacun yiyeyim diye düşündü. Nede olsa televole ekibi sakat ve cezalı oyuncuları olmaksızın İbonun yanında idiler. Bu sırada yumurtası çalınan eşşek, İbonun köpeğinden çocuk beklediğini haykırıyordu dünyaya. Televizyonda ise bu olaya dair sivil toplum örgütlerinden bir açıklama geliyor ve “irticai hareketlerin en büyük tehlike olduğundan” dem vuruluyordu.

Şikâyetler üzerine huzur bozduğu iddia edilen eşşek, güvenlik güçlerince yakalanarak, sağlıklı koşullarda el değmeden sucuk yapılmaya gönderildi. İbo bu olayı uzun hava eşliğinde “rap” yaparak kutladı. Cüney Tarkın İboya daha fazla kalamayacağını, aynı zamanda Malkoçoğlu serisinden de arkadaşı olan genç ihtiyarın yardıma ihtiyacı olduğunu mesaj çekerek iletti.

Ve Cüney Tarkın merkeze geldiğinde vakit öğlendi. Mr Spaktan aldığı lazer tabancası ile tüm cellâtların suratına su sıktı ve genç ihtiyarı olay yerinden kaçırdı. Cellâtlar sıkılan suyu israf etmeyip abdest aldılar. Şemsi Bond’un imamlığında namaza durarak tövbe ettiler...

Gökhan UZUNOĞLU
09.12.1997 / İstanbul